KÜRESEL REKABETTE Başarı

Hayatınıza anlam katacak bir hedef bulmak,
Ya
şamak için heyecan ve istek bulmaktır.

                                Muhammed Bozdağ


21.yy’ın rekabeti Küresel Rekabet… Sınırların kalktığı, bilginin sınırsızca paylaşıldığı ve teknolojinin ışık hızı küresel rekabetin tanımını değiştirdi, cümlelerin yerini tek kelime aldı o da sadece “Kazanmak” oldu… Kazanırken neyi kaybettiğimizi sorgulamaz olduk; doğayı sonsuz zannettik, toprak ve petrol emperyalizmini demokrasi kılıfına uydurduk ve etik kavramı geçmişte kaldı diyerek yaşanan olaylar “Küresel Rekabeti” sorgulamamız için bize fırsat tanıdı….

Küresel Rekabet Nerede Başlıyor ?

Küresel rekabet, aslında önce ülkeler arasında başlıyor. Ülke yönetimlerin toprak ve yer altı zenginlikleri olan ülkeleri işgal etme isteği ile kendi şirketleri adına rant kazanma çabası her şeyin tetikçisidir. Bugün savaşların ana nedeni ekonomiyi elinde tutma savaşıdır. Bu savaş artık küreseldir… “Küre” tek olunca herkes bu pastadan “sel” payını almak için fırtınanın hızını artırıyor. Şirketler adına ekonomik gelir sağlama amacı şirket yönetimlerinin farklı ülkelere yatırım kararı almalarına neden olmaktadır. Hangi ülkede iş gücü daha ucuz, toprak ve vergi avantajı varsa şirket yönetimleri oraya yöneliyorlar.

Artık şirketlerde “Düşük Maliyetler, Yüksek Kar Marjı” hedefleri yerini “Minimum Maliyetler ile Küresel Oyuncu Olma” hedefleri ile sloganlaştırıldı. Bunun için inanılmaz stratejiler, komplo teoriler geliştirdiler ve ulusalar arası örgütlerde kotaları zorlayarak haksız rekabete gidebilecek kadar hırçın oldu rekabet. Çünkü, küresel rekabette sınırlar yoktu ve eskiden tek olan rakibimiz bugün çoğullar ile telaffuz edilmektedir. Rakipler çok olunca, insanoğlunun da rekabette göz önünde bulundurması gereken etken sayısı da arttı ve kendinden daha çok enerji sarf eden “fedakar” bir insan profili ile karşımıza çıktı… Hep daha çoğunu isteyen, bir girdap misali…

Hangi Etkenler Rekabetçi ?

Artık rekabeti etkileyen birçok unsur var; bunların hiçbiri birbirinden bağımsız ve somut kavramlar değil. Onları tanımlayabilirsiniz ama istediğiniz kadar kolay yönetemezsiniz, sadece size kaos ortamında doğru yolu bulmanıza yardımcı olurlar.

Sosyal Unsurlar

Küresel rekabetin en önemli unsurlarından biri barış ve istikrar ortamıdır. Barışın olmadığı bir ortamda ekonomik ve sosyal istikrarın olması mümkün değildir. Bugün savaşların çoğu fakir ülkelerde “eşit olmayan gelir dağılımından”, “yoksulluk ve açlıktan”, “ucuz iş gücü çalıştırmaktan” kaynaklanmaktadır. Birçok uluslar arası örgüt bu konuda güzel çalışmalar yapmaktadır. Bunlardan biri 2015 yılı için Birleş Milletlerin (BM) Binyıl Hedefleri arasında yer alan; “yoksulluk ve açlık,” “çocuk ölümleri”, “HIV / AIDS” gibi konulardaki % oranlarını azaltmanın yanı sıra “farklı kültürlerin bir arada uyum ve barış içinde yaşaması”, “küresel ısınma, çevre kültürü ve bilinci oluşturulması”, “ekonomik ve sosyal paylaşım dengesinin kurulması” gibi evrensel, ulusal ve bölgesel hedeflerdir.

Küresel Rekabetin adaletsizliğini azaltmak amacıyla 2002 yılında Kofi Annan başkanlığında Global Compact adı altında “Kürsel İlkeler Sözleşmesi” kapsamında “İnsan Hakları”, “Çalışma Standartları,” “Çevre” ve “Yolsuzlukla Mücadele” ana başlıklarında gruplanan 10 maddelik “Kürsel İlkeler Sözleşmesi” ile şirketler diğer sosyal paydaşlarla birlikte küreselleşmenin zorluklarını ortadan kaldırmak için adım attılar.

Şirketler ilan edilmiş “İnsan Hakları”nı desteklemelidir , cinsiyet, din, dil, ırk ayrımı yapılmamalıdır. Bugün yeni doğmuş bir çocuğun nasıl dinini ve doğdu ülkeyi seçme şansı yoksa, şirketlerin de “İnsan Haklarını” ihlal etme şansı yoktur.

Belirlenen “Çalışma Standartları” ile zorla veya çocuk işçi çalıştırarak ekonomik refahın sağlanamayacağını, tam tersine baskı altında çalışmanın yaratacağı ruhsal bozukluklara neden olarak toplumsal zararlar verebileceği algılanmalıdır.

1997 yılında “Kyoto Protokolü” ile gaz emisyonlarının azaltılması konusunda yapılan işbirliklerine bazı ülkelerin imza atmak istememesi çevre bilincinin ekonomik çıkarlar etrafında döndüğünü göstermektedir. Ama, küresel ısınmanın bize yaşattıkları ile buna direnmemek gerektiği çok açıktır. Morgan Stanley tarafından açıklanan rapora göre “Kürsel Isınma”nın ekonomiyi olumsuz etkileyeceği ve tarım ekonomisinde dengelerin bozulması sonucu “açlık ve susuzluk” savaşların çok uzakta olmadığını görmekteyiz. Tüm bunları göz önünde bulundurarak “Çevre Bilinci”ni oluşturmak bireysel sorumluluğumuz olduğu kadar şirketlerin duyarlılığı ile her zamankinde daha fazla olmalıdır.

Birçok şirketin “Etik İlkeleri” ihlal etmesi sonucu sadece kendi şirket faaliyetlerinin değil, binlerce iş gücü kapısını da kapamaktadır. Bir kişinin etiksiz davranışı, birçok ailenin mutsuzluğuna neden olmaktadır. Dolayısıyla, yolsuzlukla mücadelede “Etik Kavramı” küresel rekabete sürdürülebilirlik unsurudur.

Ekonomik Unsurlar

Rekabetçi olmanın ana unsurlarından biri “Bilgiyi Kullanabilme Gücü”ndedir. Artık, bilgi herkes için eşit mesafede. Bir google’un parmak ucunda… Ancak önemli olan bu bilgiyi doğru algılayıp uygulamaya geçirebilmek. Peki, neye göre doğru algı ? “Müşteri Beklentilerine ve Memnuniyetine göre”… Bizim gerçek sermayedarımız olan müşterilerin memnuniyetine göre… Küresel rekabette birçok seçeneği olan müşterilerimizin, bizden yana oy kullanması ise kalite, hız ve fiyat üçgeninin ötesinde olaylara evrensel ve uluslar arası bakış açısında saklıdır. Bir mal ve hizmetin değerini belirlemek için uluslar arası standartlar ve kanunlar göz önünde bulundurularak uluslar arası kuruluşlar tarafından yapılan “En İyi X Şirketi” unvanları ürün ve hizmetlerin satışını artırmakla kalmayıp imajına katma değer sağlamaktadır. Şirketleri bu “En”ler listesine taşıyan unsurlar ise çoğu zaman evrensel değerleri göz önünde bulundurarak yönetilmesidir.

Bir şirketin evrensel olabilmesi ise menşei ne olursa olsun farklı ülkelere yapılan yatırımlarda evrensel değerleri ve kültürel uyumluluğu yönetebilme ve koruyabilme yeteneğinde gizlidir. Çalışan profilin kültür yapısını tanımak, farklı din ve ırklardaki kişilerin iş yapış şeklini ve iletişim tarzlarını analiz ederek farklı kültürel öğelerin sinerjisinin kullanabilmektedir. Bunun yanı sıra şirketin yaş ortalaması göz önünde bulundurularak Baby Boomer, X, Y ve Z kuşakların hayata ve işe bakış açıları ile kuşak çatışmasını önlemek ve yenilikçi çalışma modelleri uygulamak küresel rekabet ortamında büyük avantaj sağlamaktadır.

Küresel Rekabette Oyuncu Olmak İçin…


Tüm bu sosyal ve ekonomik unsurları göz önünde bulundurmak ve küresel rekabette oyuncu olmak için önce “Dünya Vatandaşı” gibi düşünebilmek gerekiyor. Dünya Vatandaşının dili, dini, ırkı, milliyeti yoktur… Onu kelimeler değil, yaşanan örnekler tanımlamaktadır; Afrika Kıtası’nın Gana ülkesinde doğup ta “Birleşmiş Milletler” adına görev yapmak, bir Türk vatandaşı olarak Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletlerde belki de adını hiç duymadığımız ülkeler adına çaba göstermek, bir Greensapn üyelerinin kendi ülkelerinin haricinde yapılacak yatırımlar için G8 Zirvelerini protesto etmesi gibi daha nice örnekler…

Bunlar çok doğal şeylermiş gibi görünmesine rağmen hayatta yapılması zor şeylerdir… Bunları yapabilmek için Dünya’ya ve olaylara bakış açısının değişmesi gerekir. “Ben” kavramından çıkıp, önce “Evren” diyebilmeli kişi. Bunun için öncelikle “Etik Zeka”ya sahip bireyler olmalıyız. Etik Zeka kavramı ise bize her türlü kararda evrensel ilkeler olan Dürüstlük, Sorumluluk, Merhamet ve Bağışlama doğrultusunda karar vermemize yardımcı olan etik pusulasının ışınlarıdır.

Etik İlklerler doğrultusunda etik zekasını geliştirmiş bireylerde “hoşgörü, sevgi, saygı, barışçıl ve uyumlu” olma gibi kişilik özellikleri ön plana çıkmaktadır. Bu doğrultuda kendi kişiliğini oluşturmuş olan birey her türlü bireysel, kurumsal ve küresel bir sorunun çözümünde yapıcı davranarak önce “Evrensel İlkeleri” ve “Küresel Dünya”yı düşünerek hareket edecektir.

Güçlü bir etik zekanın yanı sıra uluslar arası standartlarda bir “Mesleki Enformasyon”la “Dünya Vatandaşlığı Profiline” uygun kişilerin gerek özel şirketlerde gerekse kamu ve uluslar arası örgütlerin (OECD, UNESCO, UNDP, NATO, AB, vb.) başında görev alması küresel rekabeti daha hakkaniyetçi yaparken sürdürülebilir bir doğal ve ekonomik yaşamın köklerinin güçlenmesine katkı sağlayacaktır.

Umutluyum...

Umutluyum…Çünkü, bugün Küresel Rekabetin kazandırdıklarını ve kaybettiklerinin farkını vardık ve Dünya Vatandaşlığını benimsemeye başladık. Sürdürülebilir kalkınma, barışçıl bir yaşam ve daha yaşanabilir bir dünya için ülkeler ve şirketler arasında işbirliği projelerine birlikte adım atacağımızın sinyalleri var. Birçok kurumun “SORUMLU Yatırım ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülleri” ile taçlanacağını biliyorum.

 

 


Sema Adalı
     
 
0 Yorum
Yorum Yaz




Firma / Şahıs Adı  
Yorum  
   

Sanalnet