Robotlaşan sanayi ile sanayisizleşmeye doğru... Mantıken, robotlaşma sanayi için çok uygun bir partner. Her şey o kadar mantıklı ki duygular yerini evlilik sözleşmesine bırakmış ve ikisi birlikte maliyet odaklı hareket ediyor.
Tabii ki bu karar boşuna alınmamıştır… Sevgiler o kadar hızlı başlıyor, tükeniyor ve bitiyor ki, iki tarafta kendini garanti altın almak istemiştir. Teknolojik gelişmelerdeki hız ve işverenlerin nitelikli iş gücü bulamama sıkıntısı, zamlardan memnun olmayan çalışanlar, tazminat yükü, vergiler vb. feryatlar sonunda “Yeter artık ! Alayım bir robot, 5 kişinin işini o robota yaptırırım, tazminat yok, mutsuz çalsan yok, kafam rahat olsun” diyerek girildi bu yola. Hikâyenin başlangıcın böyle, bakalım sonu nasıl olacak…
Sanayi Devrimlerininin Getirdikleri
Birinci Sanayi Devrimi
Avrupa`da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makineler makineleşmiş endüstriyi doğurdu.
Bu endüstrileşme sürecine demir ve kömürün asıl enerji kaynağı olarak kullanılması birçok farklı alanlarda üretimde makinenin (tekstil makinesi, buhar makinesi vb) kullanılması ile sanayi devrimi öncesinde % 90’ı köylerde yaşan halk tarım toplumundan sanayi toplumuna geçmeye başladı. Böylece fiziksel iş gücü, makine iş gücüne dönüşerek insanların işleri bir nevi kolaylaşmaya başladı.
İkinci Sanayi Devrimi
18.yy başlayıp 19. yy ortalarına kadar (1870`ler) süren I. Sanayi Devriminden sonra, 1870`lerden sonraki yıllarda temel hammadde ve enerji kaynaklarında değişiklik ortaya çıkması, kömür ve demirin yanında çelik, elektrik, petrokimyasal maddelerin de üretim sürecine girmesi ile sanayi devriminde bir adım daha ileri gidildi.
1870-1913 arasında özellikle çelik üretim yöntemlerinin geliştirildiği, elektrik, içten patlamalı motorlar, telgraf, radyo vs. gibi buluşların ortaya çıktığı dönem olup II.Dünya Savaşı`ndan sonra teknolojide görülen buluşlar bugün içinde bulunduğumuz fabrikaları ortaya çıkardı.
Otomotiv endüstrisinde Henry Ford’un seri üretime geçişi bu dönemde gerçekleşti. 1882’de Edison’un elektriği keşfetmesi ile fabrikalarda ve kentlerde elektriğin kullanılması kitle üretimine destek verdi. Artan enerji talebini karşılamak için petrol üretimi ve rafinajı konusunda önemli gelişmeler sağlandı. Kentler hızla büyümeyi başladı; gelişmiş ülkelerde ailelerin iş ve konaklama mekânları farklılaşmaya başladı.
Üçüncü Teknoloji Devrimi
II. Dünya Savaşı 1945’te bitince, bilgisayarın keşfi, bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişme ile internetin yaygınlaşması üçüncü teknoloji devrimini başlattı. Nükleer, mikroelektronik, lazer ve genetik gibi alanlarda gelişme sağlandı.
Hızlı teknolojik gelişmeler, bir taraftan insan hayatını kolaylaştırırken diğer taraftan robotlaşmayı da arttırarak sanayideki işgücü için tehdit oluşturmaya başladı.
Birinci ve ikinci sanayi devriminde insan hayatını kolaylaştıran olumlu gelişmeler, arz talep dengesindeki doyum noktası ile 1970’lerin ortalarından itibaren özellikle gelişmiş ülkelerde, canlanma ve yükseliş dönemlerini artık 1948-1974 dönemi gibi olmayıp bir durağanlığa geçti.
Ancak “kapitalizmin hızı”, hız kesmek istemiyordu, daha fazla üretim daha fazla kazanç istiyordu. Bu istek, dünyadaki mevcut kaynakların hızla tükenmesine, doğal ve çevresel şartlara zarar vererek dünyanın sürdürülebilirliğini zorlaştırdı. Çevreye verilen bu zarar; güneş, rüzgâr, yeraltı ve hidrojen enerjileri, sıfır emisyonlu ulaşım, yeşil ekonomileri gündeme getirdi.
Üçüncü teknoloji devrimi, insan gücünü yavaş yavaş devre dışı bırakan teknolojik gelişmeler ve hızlı koşan atın yorulması ile tozu dumana katarak karşımıza çıktı. Bir tarafta aşırı tüketim ile azalan doğal kaynaklar ve çevresel sürdürülebilirlik tehdidi, diğer taraftan da gelişen teknolojinin işgücünü tehdit etmeye başlaması ile işsizliklerin ve toplumsal patlamaların habercisi.
Aslında bu çok şiddetli olacak bir depremin sadece artıcısı, çünkü 4. teknoloji/ sanayi devrimi için yapılan öngörüler daha büyük tehdit ile karşı karşıya kaldığımızı göstermektedir.
4.Teknoloji / Sanayi Devrimi Başladı
Sürekli gelişen teknolojiye paralel olarak, ilk kez 2011 Hannover Fuarı’nda adı duyulan Endüstri 4.0, Alman Federal Hükümeti’nin sağladığı desteklerle günümüz sanayisinde yerini aldı. İleri gelen teknoloji devleri ABD ve Japonya gibi ülkeler bu endüstriyi desteklediler ve gelecek hedeflerini Endüstri 4.0’a uygun bir şekilde planlamaya başladılar.
4. teknoloji devrimi için bilim adamları, mühendisler son hız çalışırken bu yıl (2017) Davos’ta Dünya Ekonomik Forum’u için yapılan bir araştırmada “Yapay zekânın yaygınlaşmasının, önümüzdeki 5 yıl boyunca istihdam üzerinde negatif etki yaratacağına inanılıyor. Öte yandan, büyük veri teknolojisi, mobil internet, nesnelerin interneti ve robot teknolojisi ise yeni iş kollarının doğmasına neden olacak. 3D yazıcılar, robot teknolojisi, sürdürülebilir üretime geçiş bir yandan yeni işkolları yaratırken bir yandan da bazı iş kollarını yok edecek. Örneğin, mimar, mühendislik gibi meslek gruplarında ileri düzey üretim sistemlerini kullanabilen uzman teknikerlere ihtiyaç duyulacak. Ancak, üretim sektöründe bazı çalışanlar işlerini kaybedecek. Bu değişimin etkisiyle 2020`ye kadar 2 milyon kişiye yeni istihdam sağlanacak, ancak, 7 milyon kişi işini kaybedebilir.” şeklinde bir öngörü
Yapılan ön görü doğru. Gerçi biz ülke olarak birçok sanayi devrimini hep sonradan yakalıyoruz ama etkileri bizde hissedilmeye başlandı. Yazımın girişinde bahsettiğim nedenlerle iş adamlarının nitelikli işgücü bulmada çektiği sıkıntıyı robotlaşma ile çözmeye çalışıyorlar. Ana sanayideki robotlaşma hızı, yan sanayi ve daha küçük ölçekli firmalar içinde de yer bulmaya çalışıyor.
Robotlaşmada Hedef Ne ?
Robotlaşma ile asıl hedef, düşük kar marjları nedeni ile maliyetleri azaltmak, kaliteli ve verimli üretimi gerçekleştirerek karı arttırmak. Hedef özünde çok mantıklı ve doğru, ama kısa ve orta vadeli kar sağlayacak olan bu hedef uzun vadede işsizliğe ve toplumsal sorunlara neden olacaktır.
Çalsan iş gücünün yerini alan / alacak olan robotlar üretimdeki işçi sınıfını yok edecektir. İşveren açısından sorun yok, hedef zaten maliyetleri düşürmekti, düştü / düşecek. Ancak tehlike asıl bundan sonra başlıyor, şirket olarak hedeflediğiniz “kısa zamanda, daha çok üretmek” ama ya satış… Dünya nüfusunun büyük bir kısmını oluşturan işçi sınıfının alım gücü robotlaşma teknolojileri ile yok edilirken üretilenler kime satılacak?
İşte sistem burada kilitlenerek, robotlaşma sanayisizemeye uçurumuna doğru gitmektedir. Sanayisizleşme sorunu sadece bununla sınırlı değil, toplumsal patlama ile zengin / fakir çatışmaları ile karşı karşıyayız. Bugün neden teknoloji milyonerleri/ zenginleri, yer altı sığınakları yapıyor veya uzak yerlerden adalar satın alıyorlar, çünkü tehlike kaçınılmaz ?
Diyebilirsiniz ki işveren olarak bu benim sorunum mu? Dünyanın sorunu, kapitalist sistemin sorunu, devletin sorunu vb ama işin içinde siz de olduğunuz için sizin de sorununuz.
Eee Ne Yapalım Yani ?
Üçüncü teknoloji devrimi ile bir taraftan tükettiğimiz kaynaklar için üzülür, çevre dostu üretim vb. projeler üzerine çalışırken bir taraftanda neden daha fazla üretim için robotlaşmaya odaklanıyoruz? Şirket hedefleriniz büyüme odaklı değil, kar odaklı olmalıdır.
Daha fazla büyüme hedefi için yaptığınız makine yatırmalarının borçları altında neden kıvranasınız ki ? Bırakın az, öz, borçsuz ve karlı bir şirketiniz olsun. Makine yatırmaları için harcana paralar, ar-ge çalışmaları için harcansın, çünkü 4. teknoloji devrimi bilim, arge, mühendislik gibi fen bilimleri üzerine kurulu teknolojiler ile geliyor. Dolayısı ile bizim ülke olarak gelişmiş ülkelerin yaptıkları teknolojileri tüketen değil, üreten konumunda olmalıyız ki kar marjlarınız yükselsin.
Sadece bugünü, yarını değil geleceği düşünmek gerek. Mantık üzerine kurulu bir evliliğin iyi günü kötü günü olmaz, “iyi” isen varsın, “kötü” isen yollar ayrılır, kimse kimseye bakmaz. Dolayısı ile bizler de toplumu oluşturan bireylerin nitelikli işgücüne sahip olması için yönlendirmeli, onlara iş imkanı sağlamalıyız.
Yoksa, Murathan Mungan şiirindeki “Telli telli telli şu telli turna, sanma ki yaralı uçmaz bir daha, takılmış kanadı göçmen buluta, döner gelir bir gün konar yurduna” dizileri ile sanayi devrimlerinin ucu bize, bütün insanlığa ve dünyaya dokundu.
Dilerim dördüncü teknoloji devrimi, robotlaşma ile azalan işgücünün yerine bilime ve yeni iş kollarına pozitif yatırım yaparak döner gelir bir gün konar yurduma.