Ne Zeka, Ne Güç , Belki de Tek Gerekli Olan ? İLETİŞİM

Kabahat senin demeye de dilim varmıyor ama,
Kabahatin çoğu senin canım kardeşim.                                                                                                                                                                            Nazım Hikmet


Zeka ve güç; bunlar iş hayatının mihenk kelimeleri olup kolay kolay yerinden oynatamazsınız. Zeki bir yönetici, gücüne güç katarak birçok teknik projeye imza atar. Zekanın verdiği bilgi gücü ile iş yapma başarısının devamlılığını sağlar. Ancak bu başarı, şirketteki kişi sayısı büyüdükçe biraz teklemeye başlar.

Çalışanların İletişim Gücü

Şirketteki kişi sayısı büyüdükçe, zekanın gücü geri plana gider ve iletişim becerisi ön plana çıkar. Yapılan sosyolojik araştırmalar, gruptaki kişi sayısı büyüdükçe sosyal dengenin bozulduğunu göstermektedir. Grubun devamlılığındaki ideal sayının 150 kişi olduğu tespit edilmiştir. Bu sayı, en doğal iletişim mekanizması olan “dedikodu”  için bile doğal grup sınırıdır. Grup 150 kişiden fazla olursa; kişiler birbirini  ne yakından tanıyabilir ne de etkili bir şekilde dedikodu yapabilir.

Tabi diyebilirsiniz ki; “Dedikodu zaten istediğimiz bir şey değil !” Evet, ama mıknatıs gibi sizi grubun içine çeken de “o”dur. Biri, “İşveren/ Genel Müdür arabayı değiştirmiş?” veya Genel Müdür bir hafta  boyunca yokmuş” dese; kimse Bana ne demeyecek?” Tam tersine, 2 kişilik grup 3-4 kişi derken artacak, “Yaa, ne marka almış?,  “Nereye gitmiş ?“ gibi sorularla aralarındaki iletişim zirve yapacak.

Üst Yönetimin İletişim Gücü

Çalışanların kendi aralarındaki iletişimi bu kadar güçlü iken, üst yönetimin “iletişim” becerisi nerede ise bir grup dahi oluşturmayacak kadar; yani “sıfır”.

Hâlbuki üst yönetimin, iletişim becerisinin yüksek değil, çok yüksek olması beklenir. Neden mi ?  Çünkü;

  • Misyon -Vizyon olarak belirlediğiniz, şirketinizin var oluş hikayesi ile gelecekte belki  Avrupa  belki de Amerika kıtasının 1 numarası olma vizyonunuzu; yöneticilerinize / çalışanlarınıza çok iyi anlatmanız gerekir.

  • İlgili yılın şirket hedeflerini, bölüm hedeflerini, yöneticilerinizle / çalışanlarınızla zamanında paylaşmanız gerekir ki yıl sonu karınız olsun.

  • Bir “Günaydın”, bir “Kolay Gelsin”, bir “Bayram Mesajı” ile yöneticilerinizin / çalışanlarınızın motivasyonu artsın.

  • Sizinle iletişime geçmek isteyenlerin taleplerini dinleyerek, tek yetkili güç olan sizinle sorunlar çözülebilsin.

Üst Yönetim, şirket vizyonunu iletişim yolu ile anlatamayacaksa (gerçi ben artık vizyona da inanmıyorum ya!);   karşılıklı iletişim kurarak şirket hedeflerini anlatmayıp “Mail attım işte!” modunda takılıyorsa; bayram tatillerinde bayramlaşmadan çalışanlardan önce tatile çıkıyorsa ve şirket içinde yaşanan sorunlara zamanında müdahale etmiyor, kişilerle iletişime geçmiyorsa; işte o zaman,  Nazım Hikmet’in dediği gibi:

“Kabahat senin demeye de dilim varmıyor ama,
Kabahatin çoğu senin canım kardeşim.”

Çünkü, tüm sorunları çözebilecek kadar “güç” elinde varken, “iletişim” becerisine gerekli önemi vermediğin veya iletişim becerin olmadığı için sorunlar, aslında bir kar topu büyüklüğünde iken, zamanla çığ gibi üstününe üstüne gelmeye başlar.

İletişim, Nasıl Bir Köprü?

Yoksa…Zeka ve gücün yolunu kesen “iletişim”,  işveren / üst yönetim tarafından farklı bir köprü olarak mı algılanıyor? Hani Orta Çağ’da şehirleri koruyan, açıp kapanan köprüler var ya, onlar gibi. Olası bir ayaklanma veya düşman tehlikesi karşısında, köprü kaldırılır ve sizin oradan geçmeniz imkansız olur. Böylece şehir ve kral (üst yönetim) kendini koruma altına alır.

Ne zaman tehlike geçer, o zaman tekrar köprüyü indirilir. Bu köprü açıp kapama bir süre sonra özellikle halk arasında, inançsızlığa sebep olur ve kral güvenirliğini yitirir.  

Bu davranış şekli günümüz şirketlerinde, özellikle üst yönetim tarafından yapılıyorsa, kendi sonunu getirmekten başla bir şey değildir.

Hâlbuki; belki de yöneticilerin / çalışanların istediği sadece bir taş köprüdür. Mostar Köprüsü gibi hep orada,  sağlam bir şekilde dursun ister. Yönetici / çalışan, iletişim kurmak istediğinde; Neretva nehrinin üstünden geçerek derdini anlatıp, çözüm bulup yoluna devam etmek ister.

Ya İletişim Olmazsa! …

Yukarıda bahsettiğimiz temel beklentiler gerçekleşmezse, yönetici / çalışanlar, “Üst yönetimin selamsızlığı, bizi demotive ediyor!”, “Sorunu kaçıncı defa dile getiriyoruz, ilgilenen yok!”, “Derdimizi anlatıyor anlatıyor, çözüm bulamıyoruz!” gibi haykırışlarla aslında “Bizim size ihtiyacımız var!”  diyor ve çözüm bekliyorlar.

Temel beklentileri gerçekleştirmek, sizin iletişim gücünüze bağlıdır. O yüzden üst yönetimin iletişim becerisi, normal yöneticilerden çok daha güçlü olmalıdır. Çünkü; siz onlar için bir otorite, örnek alınan kişilersiniz, tıpkı bir aile reisi gibi..

Üst yönetim olarak zamanında bilgilendirme yapmamak, iletişim kurmamak, geri bildirimde bulunmamak gibi davranışlar yapıyorsanız; inanın sessizliğiniz ileride yönetici / çalışanlar için büyük koz olacak.  Ben yapacaktım, ama bana dönmedi.”, “Bölüm hedefimi geç bildirdi.”, “Bana sormadı, biz mutabık kalmadık”,  “Kendisinden kaç defa randevu istedim, geri dönmedi.” gibi cümleler, yönetici / çalışanların en sevdiği cümlelerdir. Yani “Suç benden gitti, bana hesap soramazsın, yılsonunda da beni bu performansa göre değerlendiremezsin” anlamı taşımaktadır.

Emin olun, bu kozlar özellikle yılsonunda performans zammı ile karşınıza çıkacaktır. Hiç kaçarı yok. Bu durumda üst yönetim, iletişimsizlik oyunu çoktan kaybetmiştir.

Hani bir şarkı varya “Zor Dostum Zor” diye başlayan ve birçok değerli sanatçı tarafından seslendirilen, o şarkının satırları sizler için gelsin.

Zor dostum zor, sevilmeden sevmek.
Zor dostum zor, iletişim becerisi olmadan şirket yönetmek.

---------------------------------------
Zor dostum zor, bir teselli bulmak,  sevip sevip sonunda, yabancı olmak,
Zor dostum zor, bir teselli bulmak,
Çalışıp çalışıp sonunda, iletişim kuramayıp şirkette bir yabancı olmak.


O yüzden üst yönetim çok dikkatli olmalıdır. Tüm bilgilendirmeler, zamanında ve yüz yüze yapılmalıdır. Sorunu ötelemenin anlamı yoktur. Çünkü; o kar topu gibi büyüyerek ileride üstünüze bir çığ gibi düşecektir. Düşünün; 30 km / hız ile giden bir arabanın mı yoksa 120 km / hız ile giden bir arabanın mı kaza hasarı daha fazla olur.  Ne kadar erken iletişime geçilir ise o kadar iyi, hiç olmazsa hasarı az olur.

Alternatif Çözüm

Diyebilirsiniz ki, birçok şirkette iletişim problemi var, hatta iki kelimeyi bir araya getiremeyen kişiler üst yönetimde… Evet var, ama kaç yıllık ömürleri var sizce?

Üst yönetim, işveren statüsünde ise; akıllı davranarak, kendindeki iletişim probleminin farkında olup, üst yönetimde iletişim becerisi de yüksek olan profesyonel kişileri istihdam eder veya iletişimini geliştirme yolunu seçer. Bu da profesyonel bir çözüm. Aksi taktirde, yabacı dilde konuşma yapmanız gereken bir ortamda dile tam hakim olmadığınız için çat pat bir şeyler söyleyerek, salonda kaos yaratmayı mı; yoksa bilmediğinizin farkında olup simüle çeviri yaptırarak alkışları üzerinize toplamayı mı tercih edersiniz?...

 


Sema Adalı
     
 
0 Yorum
Yorum Yaz





Sanalnet