Yayın OKU, "DOĞRU ALGI"yı Hedeflemeli

Anlamak masraflı iştir. Emek ister, gayret ister, samimiyet ister.


Milyonlarca insan, milyonlarca kişilik her biri birbirinden farklı… Ve bir gezegende en verimli şekilde barış ve mutluluk içinde  yaşamayı hedeflemişler. Elbette kolay değil, ama bazı ülkeler diğerlerine göre daha refah ve mutluluk içinde yaşarken, bazılarında durum tam tersidir.

 

Bu şirketler için de böyledir.

Bazı şirketler, daha verimli ve refah içinde iken, bazılarında verimsizlik ve huzursuzluk had safdadır. Ama bu huzursuzluk, öyle maddi imkansızlar yüzünden değil. Huzursuzluğun ve başarısızlığın nedeni verilen mesajın  “algı şekli”dir.

Algı Nedir ?

Algı, psikolojide duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir.  Yani, verilen mesajın / söylenen sözün  karşı taraftan nasıl algılandığının gerçeğidir.

Mesajın verilme şekli ve verilen mesajın algılanma şekli,  kişinin yaşanmışlıkları ile çok ilgilidir. Yaşanan tecrübeler, aynı olay karşısında kişilerin farklı tepkiler vermesine neden olur.

Bulunulan ortamdaki kişi sayısı arttıkça, verilen mesajın farklı algılanma ihtimali de artar, çünkü her bir kişinin farklı karakterinin yanı sıra yaşanan tecrübeleri de farklıdır.

Kişi sayısının arttığı bir işletmede, farklı / yanlış algılanma ve anlaşılma ihtimali çok yüksektir. İki kişinin olduğu bir ortamda yanlış anlaşılma ihtimali % 1-2 ise 100 kişilik bir işletmede % 10 ve katlarıdır. Bu durum, işletmeler için inanılmaz bir risktir. İşverenin / yöneticinin “öylesine” söylediği bir sözün çalışanlar tarafından  yanlış anlaşılma ve verimliliği düşürme ihtimali öyle çok ki toparla toparlayabilirsen.

Bir yönetici olarak insanların yaşanmışlıklarını bilme şansınız çok yok, ya da çok azdır. Böyle bir durumda insan kaynaklarını yönetmek için ne yapmalı, işin içinden nasıl çıkılmalıdır ?

Oku, Doğru Algıya Yönlendir

Yayın okunu, mesajı doğru verecek şekilde hedeflendir.

Bunun için belki de çök söze gerek yok, bir hikaye ile her şey çok daha güzel özetlenebilir.

 

Kör dilencinin önünde yazan notun, temelde aynı şeyi  anlatmasına rağmen farklı ifade edilmesi sonucunda, daha fazla sadaka topluyor olmasına sebep olan  algıdır.

Hikaye şöyle: Bir gün hızlı adımlarla sokaktan geçen kadın, kaldırıma oturmuş sadaka bekleyen kör dilencinin önünde bir not görmüş.

Notta “Göremiyorum, lütfen bir sadaka“ yazıyormuş.

Cebindeki bozuk parayı dilenciye verirken yaptığı kısa sohbette çok az sadaka toplayabildiğini öğrenince not kağıdının arkasını çevirip bir şeyler yazmış ve yerine koymuş.

Ertesi sabah işine giderken yine aynı yerdeki  kör dilencinin yanına gitmiş. Kör dilenci, bir anda çok ilginç bir şekilde sadaka verenlerin arttığını anlatmış kadına ve merakla sormuş “Nasıl bir not yazdınız?” diye.

Kadın “Aslında çok farklı bir şey yazmadım. Sadece “Bahar gelecek ve ben yine göremeyeceğim” yazdım.” diye cevap vermiş…

Sokaktan geçenlerin algısını değiştiren tek fark, duygularını harekete geçiren, kalplerine dokunan ve algılarını değiştiren kelimelermiş meğer…

Bu hikâyedeki mesaj, vermek istediğiniz mesajın karşı taraf açısından nasıl daha kolay ve etkili algılanabileceğinin mesajıdır.

İşletmelerdeki çalışanlar için işveren / yöneticilerin verdiği mesajlar genelde aşağıdaki gibidir;

- “Bir önceki yıla göre satışlar azaldı, hedefi tutturmalıyız.”

- “Fire oranları arttı, fire olmamalı…”  şeklindedir.

Bu şekilde verilen mesajlar genelde sadece günü kurtarıyor yani dilencideki gibi çok az sadaka toplayabilmektedir.

Algıyı Anlamlandır

Bu hikâyeyi temel alarak, işletme içindeki verimliliği arttırmak için işveren / yönetici olarak oku doğru algıya yönlendirecek şeklide anlamlandırarak “Daha açık, daha net, daha hedef odaklı ve içinde  duygumuzu katarak”  verirsek belki de sonuç değişecektir.

Olmazsanın bize yaşatacağı duygu ne olur ? sorusunun cevabını aramak. Yukarıda verilen mesajın, hedefe odaklanmış  ve anlamlandırılmış algısı aşağıdaki gibidir;

- “Arkadaşlar, bir önceki yıla göre satışlarımız azaldı… Biraz kendimizi toparlarsak önümüzdeki günlerde ekonomik olarak sıkıntıya girmeden daha verimli ve refah içinde çalışabiliriz.”

- “Fire oranı arttı. Firenin sebebi belki malzeme, belki makine, belki de insan kaynaklı.  Tüm bu ihtimallerin sebebi araştırılmalı ve giderilmeli. Yoksa fire oranlarının yüksekliği nedeni ile müşteri iadelerinin reklamasyona dönüşerek  işletmeye vereceği maddi zarar anlatılacak şeklinde  olmalıdır.

Minimum fire oranı ile çalışılırsa işletme verimliliğinin artacağını, rekabet avantajı sağlanarak yeni müşteriler kazanılacağı  anlatılmalıdır.

Algının mesajı, olaylara bakış açısını değiştirecek ve insanların yaşanmışlıklarını ortak noktada buluşturacak şekilde anlamlandırılarak verilmelidir.

 


Sema Adalı
     
 
0 Yorum
Yorum Yaz





Sanalnet