Yüzünü güneşe çeviren insan, gölge görmez.
Helen Keller
Değişimin kaçınılmaz döngüsü içerisinde birçok konudaki yeni kavram ve uygulamaların değişim sinyalleri bir film şeridi gibi gözümünüz önünden gelip geçiriyor, hızlı davrandığımızda uyum sağlıyoruz yoksa o da gelip geçiyor.
HOME-OFFİCE “Evde(n) Çalışma”
Değişimin bize sunduğu ana kavramlardan biri de “Home Office – Evde(n) Çalışmak”. Ancak, evde(n) çalışma olgusunun yaygınlaşması her ne kadar değişimin bir sonucu gibi görünsede 1970` li yıllardan itibaren dünyanın çeşitli ekonomilerinde yaşanan durgunluk ve buna bağlı olarak ortaya çıkan işsizlik işletmelerin istihdam politikalarına yeni yaklaşımlar getirmiştir. Esnek çalışma sistemlerinden biri olan “Home Office” kavramı, bugünkü iş dünyasında sadece kriz dönemlerinde uygulanmakla kalmamakta, sürekli bir çalışma biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayan “Home Office” kavramı bazı sektörlerde görülen durgunlukta çalışanların işlerini kaybetmeden işletmenin ayakta kalmasını sağlamak amacıyla özellikle İdari Kadro için uygulanabilecek bir sistem olabilir diye düşünüyorum. İdari Kadro’nun evdeki bilgisayarı başında işlerini evden yürütmesi özellikle işverenler için avantaj sayılacaktır. “Sabit Maliyet”ler arasında yer alan servis,yemek, telefon, enerji, su vb. unsurları bir nebze azalarak işletmenin mali durumunu az da olsa rahatlatacaktır.
Mevcut Çalışma Sisteminiz Verimlili mi ?
Mevcut çalışma sisteminizin çok verimli olduğunu mu düşünüyorsunuz. Şirketler için ana başarı kriterlerinden biri olan verimlilik kavramı bir de “insan kaynağının verimliliği “açısından bakılmalıdır. Aşağıda örnek olarak verilen satır başlıklarının bazıları insan kaynağının verimli çalışmasını engelleyen faktörlerden sadece birkaçı;
-
Sabahları ve akşamları servisi kaçırma endişesi,
-
Kahvaltı yapmadan başlanan mesailer,
-
Sürekli çalan telefonlar,
-
Sürekli soru soran birilerini cevaplamak,
-
Yüksek sesle konuşan mesai arkadaşlarımız,
-
Evde hasta yatan çocuğunuz ve daha nice sebepler sıralanabilir.
Evet, akşam servisini kaçırmamak için en kritik anda işi yarım bırakan, sürekli çalan telefonlar ile günde en az 4-5 kez bölünen çalışanınızı göz önünde bulundurduğunuzda çalışanların ne kadar verimli olduğunu düşünüyorsunuz ? Güçlü bir EVET gelmeyecektir, ancak hayal kurmayalım lütfen dediğinizi de duyuyor gibiyim...
Sürekli çalışanlarımızı kontrol etmeye alışmış bir yönetim tarzından sonra nasıl bir anda gözünüzün önünde olmadan çalışırlar. Kesin Kaytarırlar...
Kişi’yi Değil, İşi Kontrol Et
Her işin bir mantığı olduğu gibi Home Office kavramında da ana mantık: "Kişiyi Değil, İşi Kontrol Etmek". Belirlenen normal mesai saatlerinden uzak, kendinizi en verimli hissettiğiniz bir anda bilgisayarınızın başına oturup sizden istenenleri yapmak ilhamın geldiği andır.
Bütün gün yatıp ta , 2 saatlik çalışma ile ilgili yöneticiye istenen raporu hem de beklentinin üzerinde hazırlamak Home Office`nin sırrıdır. Çünkü, burada önemli olan kişinin çok veya az çalışması değil, kendisine verilen işi istenen tarihte ve istenen kalitede karşı tarafa sunmak. O yüzden çalışanlara güvenmek gerek. Eğer böyle bir özgüven yoksa, işyerinde sağlanacak kontrol de sağlıklı olmayacaktır. Bütün gün gözünüzün önünde olup ta, hiçbir iş yapmadan bilgisayarın başında olabilir, ancak bu verimli çalışmak değildir.
Hangi Durumda Home Office ?
Şirketler aşağıdaki durumlar nedeniyle bu tip bir esnek çalışma yöntemini deneyebilirler:
- Ofis harcamalarını kısma,
- Daha büyük bina ya da ofislere geçmek istememe,
- Sınırlı sayıda becerisi olan insanları iş güçlerine katma ve tutma,
- Müşterilere normal iş saatleri dışında da hizmet verme,
- Pazarlama için ayrılan zamanı arttırma,
- Nakliye giderlerine ilişkin işleri azaltma,
- İş hacmindeki ani iniş ve çıkışları daha iyi idare etme.
Pilot Çalışması Yapılmalı
Özellikle İdari Kadro’da Home Office sistemine geçmek isteyen şirketler öncelikle bu konuda bir pilot çalışma yapmalıdırlar. Birkaç kişi üzerinde yapılacak olan denemeler ile bu sistemin olumlu sonuçlar verip vermediği incelendikten sonra uygulamaya geçilmelidir. Çünkü, bazı uygulamalar kişilerin ev ortamında daha rahat ve huzurlu çalışma imkanı yakalamanın aksine zaman yönetimi ve iletişim kopukluğu konularında sorunlar yaşadığını ortaya çıkartmıştır.
İnsan Kaynakları Bölümü bu tip bir denemede ana yönlendirici rolü üstelenmelidir. Şirket olarak insanları masalarından kaldırılıp eve uzaklaştırmaya zorlamaktansa, arzu edenleri bu sisteme dahil etmek önemlidir.
İnsan Kaynakaları Bölümü tarafından takip edilecek program doğrultusunda kişilerin verimli çalışıp çalışmama konusunda iletişim, zaman yönetimi, iş disiplini vb. gibi kriterler gözönünde bulundurularak sistemin yararlılığı gözlenmelidir.
İşyerindeki tüm işlerin bir süreç mantığı içerisinde yürüdüğü ve tek başına bir katma değer sağlmadığı gözönünde bulundurulursa pilot çalışmada diğer bölümler ile yapılacak ortak çalışmalar, toplantılar ve iletişimler gözardı edilmeyip belli bir prosedüre bağlanmalıdır. Home Office kişinin tek başına işiyle başbaşa bırakılması demek değildir.
SON SÖZ
Home Office sistemi, İngiltere ve ABD gibi ülklerde çok yaygın olmasına rağmen ülkemizdeki kültür yapısı da gözönünde bulundurularak şirketlerin bir anda bu sisteme geçmektense haftanın belli günleri bu sistemi uygulması istenen sonucu almak açısından önemlidir. Çünkü, yurtdışında bireysel çalışmanın yanındaki profesyonel takım çalışması ile hareket etme eğilimi ne yazık ki bizim ülkemizde istenen düzeyde değil. Bireysel çalışma bizi melankoliye de sürükleyebilir, o yüzden bu tip uygulamların mutlaka bir ön denemesi yapıldıktan sonra uygulamaya alınmalıdır.
Şirket, çalışanlarına böyle bir imkan sunsaydı ve çalışanların bunu ayda birkaç kez uygulama şansı olsaydı, artma olasılığı yüksek olan verimliliği işverenler görmek istemezmiydi ?
|