Son zamanlarda İK adına yaşanan olayları kadın erkek ilişkilerine benzetiyorum. Güzel başlayan flört dönemi, mutsuz bir evlilikle sonuçlanabiliyor. Çünkü, kendimize ve karşı tarafa karşı dürüst değiliz…

Güzel Bir Bayan = Çok Şey Vaat Eden İş Mülakatı

Düşünün güzel makyajlı bir bayan yan masada oturuyor, parfümün ince kokusu size geliyor ve güzel bir tebessümle tanışmak için harekete geçtiniz. Flört dönemi güzel güller, hediyeler derken evlilik kararı ile masal gerçeğe dönüşüyor. İlk sabah uyandığınızda makyajsız eşinizin aslında sıradan biri olduğunu görüyorsunuz, biraz hayal kırıklığı ama imza atılmış. Biraz daha zaman geçiyor, güzel vaatlerin yerini “Yaparız, ederiz, bakarızlar” alıyor ve yavaşa yavaş mutsuz evlilik sinyalleri belirmeye başlıyor.

Bu güzel bayan şirketin mülakat süreci ile eş değer. İki tarafta birbirini etkilemeye çalıyor, güzel firma tanıtımları, hedeflerimi gerçekleştirebileceğim yer burası diyorsunuz ve sözleşmeye imza atıyorsunuz. Evliliğin ilk günleri gibi şirkette ilk aylar cicim ayları… Arada bir niye evlendiğin dercesine birileri size “Bu şirkette çalışılır mı ?” diyor. Biraz yadırgıyorsunuz, ama devam diyorsunuz, mutluluk bize pembe tablo olarak çizildi. Kimse bize evliliğin iç dinamikleri olduğunu, emek istediğini, mutluluğun belli bir emek sonucu geleceğini, mücadelerle savaşmak gerektiğini anlatmadı ki.

Hedeflerinizi gerçekleştirmek için harekete geçtiğinizde, size destek vaat edenlerin hepsinin birer birer “Bakarız, acelesi yok” dedikçe, içinizdeki heves kırılıyor, hedeflerinizin gerçekleşmesi için bir sürü iç dinamiğin (koltuk sevdaları, işveren yakınları vb.) olduğunu gördükçe hayaller yavaş yavaş sönmeye başlıyor. Hani evliliğin mutluluğu, çalışanların performansı ? Hiçbiri yok, biraz üzgün biraz hayal kırıklığına uğramış 8:00-18:00 çalışmayı benimsemiş bir çalışan profili ortaya çıkmaya başlıyor. Neden ? Çünkü, şirket içindeki dinamikleri dürüstçe anlatmadık, verdiğimiz vaatlerin arkasında durmadık. Bu profili biz kendimiz yarattık, üzgünüm hatamızı başkalarına devredemeyiz.

Gerçeklerle Yüzleşmeli

Gerçeklerle yüzleşmek hayal kırıklığına uğramaktan daha önemlidir. Yanlış beklentiler, mutsuz ortamları getiriyor. Evlilikte mutluluğun temeli; dürüstlük ve anlayışta yatıyor. Evliliğin ilk adımını atma aşamasında, kişinin evlik kurumundan beklentisinin (toplumsal baskı sonucu evlenmek mi, her şeyi ile iyi bir partner olmak mi yoksa sadece çoçuklarımın annesi & babası olmak mı ?) ne olduğunun ve karşı tarafın hatalarını ne kadar tölere edebileceğinin cevabını dürüstçe vermesi gerekiyor.

Kişi, kendisine ve karşı tarafa dürüst davranmazsa, yanlış beklentiler üzerine evliliği kurar ve ileride mutsuz olur. “İşkolik birinin yanı sıra sorumluluk almayı sevmeyen birinin ileride değişeceğini beklemek.” bizi mutsuzluğa itiyor. Çünkü, insanın kişiliğinde küçük düzelmeler olur, ama radikal değişiklikler olmaz. Önemli olan gerçek kişiliğin ne kadarını kabullenip anlayış gösterebileceğinizdir.

Şirketlerdeki işleyişler de aynı şekilde. Yönetsel becerileri olmayan, yetki devretmeyi sevmeyen, kontrol hep bende olsun diyen, strese dayanıklı olmayan ve ekip çalışmasına yatkın olmayan bir kişiyi eğitimlerle değiştiremezseniz. Geçici bir süre “miş gibi” davranır, ama sonra yine “Ben o eski ben olur.” O yüzden gerçeklerle yüzleşip kişilerin bu tutumlarına ne kadar anlayış göstereceğinizin cevabını kendinize vermelisiniz.

Evliliğin Mutluluğu, Şirketin Verimliliği

Biliyorum, acı geliyor size bunlar ama sadece etrafınızı daha dikkatli gözlemlemenizi rica ediyorum. Bu söylenenleri yaşarsınız. İşe alım mülakatlarında kendi öz kişiliğinizi karşı tarafa yansıtmaya çalışın, inanın sizin bu halinizi daha çok severler çünkü “Dürüst” davrandınız

İnsanları değiştirmeye çalışmadan, onların gerçekleri ile yüzleşerek doğru kanallara yönlendirmek şirketin verimliliğini arttırır. Yanlış kişiden, yanlış görevde verim almaya çalışmak bir evliği zorla sürdürmeye benzer. Yine önünüze çorba gelir, ama tadı tuzu olmaz, en ufak bir şey gözünüze batar, sesiniz yükselir ve sonucu siz canlandırın.