Yabancı bir ülkenin ustalarını yok etmenin yolu;
Onları öldürmek değil, işlerini onlardan daha iyi yapmaktır. Emerson
Yaşamı kaliteli kılan ona kattığımız değerler, onu anlamlandırdığımız zamandır. Elbette her birimizin yaşam kalitesi farklı olacaktır, ama değerlerimiz onu anlamlandırmalıdır. Özellikle bugün ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal kriz bizi biraz daha derin düşünmeye itiyor…
Değerlerimiz ülke bütünlüğünü korumaya ve ekonomik krizde mücadelemiz ulusal firmalarımıza yakın durabilmektir. Kendi içimizde işbirliğini güçlendirerek, uluslar arası alanda rekabet edebilen politikalar üretebilmek için önce kendi değerlerimize sahip çıkmalıyız.
Ülke Değerlerimiz Nedir ?
Bir ülkenin en büyük değeri; KENDİ DİLİ ve İNSAN KALİTESİ’dir.
DİL: Bir toplumun rekabet edebilirlik yapı taşlarından en önemlisidir. Çünkü, dil bir ülkenin iletişim ve bilim aracıdır. İletişim günlük konuşma dili ile gelişir; bilim ise yazı dili ile gelişir. O yüzden bugün uluslar arası rekabette söz sahibi olabilmek için, önce kendi içimizde sağlıklı iletişim kurmalıyız ki yanlış anlaşılmaları engelliyebilelim.
Özellikle kendi dilimizde bilim ve teknolojiyi geliştirebilmeliyiz. Çünkü, birey bir konuyu en iyi ancak kendi eğitim dilinde anlar ve geliştirir. O yüzden kendi dilimize hakim olmadan, uluslar arası arenada rekabet etme şansımız belki de çok az.
Yabancı dil, uluslar arası arenada rekabet edebilmek için sadece bir araç, ama kendi geliştirdiğimiz katma değeri yüksek ürünler ile piyasaya çıkmak ülke ve şirketimizin saygınlığını arttıracak, markalaşmamızda büyük öneme sahip olacaktır.
Ayrıca, dil bir ulusun kimliği ve rekabet edebilirlik faktörüdür. Yoksa bugün sadece yabancı dile verdiğimiz önem ile günlük hayatımıza giren yabancı kelimelerle “Ama, ben böyle demek istemedim veya böyle anlamadım.” şeklindeki yaklaşımlar şirketlerimizde üretim hatalarına ve maliyetlere neden olmaktadır.
Sonuç olarak gelinen nokta bitmeyen toplantılar ve önümüze gelen yazışma ve raporların önce Türkçe imla hatalarını düzeltme çabasıdır. Tüm bunlar bizim yeni ürünler geliştirmek için harcadığımız zamanından çalmaktadır, bu da bizim diğer ülkelerin yanında rekabet edebilirlik faktörümüzü azaltmaktadır. Dolayısıyla dil bizim rekabet edebilirliğinizde çok önemli bir değer.
İNSANA YATIRIM: Uluslar arası düzeyde rekabet edebilmek için insana yapılan yatırım bireysel düzeyde kendini geliştirmesine bağlıdır.
Birey kalitesinin yüksek olması; çok yönlü, özgüven sahibi ve sürekli gelişimi hedeflemiş birey profili ile ortaya çıkmalıdır. Bu niteliklere sahip bireylere, şirketlerde gerekli alt yapı ortamı sağlanıp demokratik bir ortamda sözünü hiçbir endişe olmadan söyleyebilme özgürlüğü ile işin kalitesi için mücadele edebilmelidir.
Bunu sağlayamadığımız zaman, yabancı ülkelerde yabancı şirketler adına, değer üreten ve onlar adına rekabet üstünlüğü sağlayan birçok Türk vatandaşımızın zihinsel rekabet gücünü rakiplerimize kaptırmış oluruz. Kendi rakibimizi kendi ellerimizle yaratmak ve onun bize karşı savaşmasına neden olmak kadar kötü bir şey yoktur bir ülke için. O yüzden şirket kültürümüzü gözden geçirmek, mevcut durumu ortaya çıkartarak önümüzdeki engelleri görüp onları aşmalıyız.
Rekabetin önündeki en tehlikeli nokta ise belki de “Biz bunu biliyoruz” yaklaşımıdır. Bir konu hakkında genel bilgi sahibi olmak, o konuya hakim olmak değildir. O yüzden tüm yaklaşımlarımızda bilimsel, bütünsel ve konuya hakim “bilgi gücü” yüksek kişiler ile birlikte hareket etmeliyiz.
Bilginin Gücü…
Bazı sektörlerde “Üretim Üstü” olan ülkemiz “Bilgi Geliştirme Üstü “ olmalıdır. Bilgiye ve emeğe yapılan yatırım ihmal edilmemelidir.
Bugün şirketlere para kazandıran “bilgi gücü”dür. Bu bilgiyi nereye konumlandırırsanız, bilgi kendini orada geliştirecektir. Zihinsel gücü yüksek bireylerimizi, şirketlerimizde tutabilmeli, onları rakiplere kaptırmamalıyız.
Rekabet gücümüzü arttırmak için; ülke değerlerimiz olan dilin ve insan kaynağının gücü doğrultusunda hareket etmeli ve işbirliklerimizi kendi firmalarımıza destek olacak şekilde hareket etmeliyiz. Aksi taktirde, dünya yol alırken, biz belki de hala kendi krizimizi yaşıyor olacağız. Bu hatayı yapmamak için şirketlerimizin birer parçası olan bireylere yatırım yapmalı, rekabet gücünün bizden yana olması sağlanmalıdır.
|