Sana nasıl davranılmasını istersen, sen de başkalarına öyle davran,
Fakat ilk iyi davranışı sen yap.
David Hume
“İHTAR”ın kelime anlamı “uyarma, dikkat çekme” olup, olumsuz davranış konusunda ilgili kişiyi sözlü veya yazılı olarak ikaz etmek anlamına gelir.
İş dünyasının bir parçası olan ihtarların yazılı yapılması konusunda, hukukçular üst yönetimi ve İnsan Kaynakları Bölümlerini çok sıkı tembihlemektedir. Ancak bu tembihler sahaya indiğinde, önemli önemsiz her türlü olumsuz davranışın “ihtar”la sonuçlandığını görmekteyiz.
İletişimsizliğin ve Güvensizliğin Hafifliği
Kanun maddesi olarak karşımıza çıkan ihtar yazmanının bir ağırlığı olmalıdır. “Kanun” dediğimiz, bize ciddiyeti çağrıştıran, haklıyı haksızdan ayıran, gerektiğinde iş gören için ciddi uyarı niteliği taşıyacak, gerektiğinde işvereni savunacak ağırlıkta olmalıdır.
Ancak günümüz işletmelerinde, karşımıza çıkan ihtarlar; genç bir kızın edası ve hareketliliği ile 24 saat A4 sayfalarından çalışanlara göz kırpmaktadır. Sokakta yakışıklı bir delikanlı genç bir kıza “Bakar mısınız?” dese, laf atma olarak algılanacak ve kız hemen beyaz A4 sayfasını eline alarak ihtar yazma girişiminde bulunacak. Halbuki, o an delikanlı gerçekten önemli bir şey söylemek istemiştir, “Bakar mısınız” sözü “belki saati sormak, belki de yolu sormak” için söylenmiş olabilir. Belki de gerçekten tehlike olabilecek herhangi bir tehlike konusunda kızı ikaz etmek istemiştir. Ama, bugün içinde bulunduğumuz 21.yy’ın iş dünyasında “bakar mısınız” sözü laf atmanın dayanılmaz ön yargısı ve “güvensizliği “ olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aslında işletmelerde de çoğu zaman böyledir, bazen stresli iş günün sonucu olarak gerçekleşen olumsuz davranış, A4 sayfasında “ihtar” başlığı ile çalışanın önüne kolayca gelebilmektedir. Çünkü, iletişimden uzak çalışanla fazla polemiğe girmeden, kanunun verdiği gücün arkasına sığınarak problemi çözmenin en kolay yoludur “ihtar” vermek.
Problem o anlık çözülüyor, hem de iş görene “Bu ihtar önemli değil, ancak 3 ihtardan sonra işten çıkarılırsın” diyerek, kanunu maddesi de hafife alınıyor. İhtar “kendine çeki düzen ver”, mesajını yazılı hale getirerek daha ciddi olmasını sağlamak ise bu söylemler neden? Önemsiz ise neden yazıyoruz, neden işvereni ve işçiyi birbirine düşman ediyoruz? Böyle bir çalışma ortamında hangi güvenden, hangi motivasyondan bahsedebilirsiniz?
İhtar sayısı çalışanların dosyalarını kabartırken, kaç yöneticinin dosyasında ihtar var? Kaç yönetici ihtar almanın korkusunu yaşadı yüreğinde, hangi yönetici yüreği çarpa çarpa İK Bölümüne gitti ve hangi titrek elle A4 sayfasına imza attı? Beki de hiçbir yönetici bu duyguyu yaşamadığı için kolayca ihtar verebiliyor.
Aslında, işverenin yanında yer alayım derken dolaylı olarak işverenlere karşı oluyorlar. Çünkü, güvensiz ve huzursuz çalışma ortamı yaratarak iş göreni işverene karşı kışkırtıyorlar. İş gören işverene, işveren iş görene düşman misali iki taraf da birbirine güvenmiyor. Sonuçta çalışanlar, kimin ürün / hizmetini daha kaliteli ve daha az maliyetle üretmek için çaba gösteriyorlar? Ürettikleri ürün / hizmet ile kimin firma imajına katkı veya zarar veriyorlar? Evet, sonu işverene dokunan acı sonuçlar bunlar…
Hani Kanunun Maddesinin Ağırlığı ?
Zor geliyor bize, o davranışın altındaki sebebi sorgulamak. İletişim kurarak karşı tarafı anlamaya çalışmak. Nede olsa kanun maddesi bize yaz çiz demiş, ama bunu her davranış için mi yap demiş ? Burada biraz durup düşünmeli… O kadar kolay olmasa gerek ihtar yazmak.
Unutulmamalıdır ki kanun maddelerinin bir ağırlığı olmalı, önemli ve önemsiz olaylar birbirinden ayırt edilmelidir. Kolaya kaçmamalı, anlatılmalı insanlara firma içerisindeki kuralların önemini, yanlış davranışların sonuçlarını, kişiyi firmaya kazandırmalı… Kolay değil bir insanı eğitmek, sadakatin dengesini bozmayacak teraziyi dengelemeye çalışarak bireyi şirkete kazandırmak…
Zeytin ağacı ile dengelenecek olan adaletin terazisi, şirket avukatlarının firma üst yönetimlerine “ihtar”ın önemini anlatması ile iş gören ve işveren birbirine dost olabilir… Yoksa çok kolay, kanun maddesini beyaz sayfalara yazarak ihtar ve savunmalarla günü geçirmek…
|