SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞİRKET ve PERFORMANS YÖNETİMİ

Akıllı olmak bir şey değildir, önemli olan aklını kullanabilmektir.
                                                                            Descartes

Bugün bütün dünya “sürdürülebilirlik kavramı” üzerine odaklanmış iken, bizim şirketimizin sürdürülebilirliği nedir? Dünyada ekonomik ve siyasal belirsizlik içinde şirket yönetme becerisine sahip en iyi ülkelerden biri olmamıza rağmen sürdürülebilirliğimiz tartışmalı. Sürdürebildiğimiz bir kelebeğin ihtişamı kadar kısa…

Sürdürebilirlik Nedir ?

Sınırlı kaynakları verimli düzeyde kullanmaya çalışarak geleceğini güvence altına alarak  “günü kurtarmak yerine yarın için pozitif değerler simgeleyen çalışmalar yapmaktır.” İnsan kaynakları bakış açısı ile bir şirketin sürdürülebilirliği çalışan, yönetici ve işveren üçlüsünün bir kümede birleşmesi  ve uzun vadeli bakış açısını benimsemesindedir. Bu kesişimin olması, şirket içerisinde bütün uygulamaların herkes için eşit ve adil olmasına bağlıdır.  

Performans Yönetimi’nin Sürdürebildiği

İnsan Kaynakları Yönetimi açısından baktığımızda bu konulardaki tutarsızlıklar bizi adil olmayan bir yönetim ile karşı karşıya getirmektedir.

Yıl sonu olması nedeniyle şu an en güncel konu “Performans Yönetimi”.   Bu kavramı iyi kötü artık firmalar tanıdı ve çalışan değerlendirmeleri  “performans yönetimi” adı altında daha objektif kriterlere dayanarak yapılmaya başlandı. 

Performans sonuçları ücret zamlarına yansıtılırken, sürdürebilirlik açısından eksik kalan bir nokta var; bireylerin performansının analiz edilmesi. Potansiyel performansın değerlendirmesini moda tanımı  ile “Yetenek Yönetimi” olsa da bizim için sadece artılar (+) değil, eksiler (-) de önemli. Özellikle yetişmiş ve teknik eleman bulma konusunda sıkıntı yaşayan bir ülke konumunda iken bunu adına “Deniz Yıldızını Kurtarma Yönetimi” deyin isterseniz, çünkü çözüm dışarıda değil, içeride… Belki bu hikaye sizin bakış açınızı biraz değiştirir.

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder ve

–  “Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsun ?” diye sorar. Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi, “Yaşamaları İçin” yanıtını verince, adama şaşkınlıkla:

–  “İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var. Hepsini atmanıza imkan yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki ?” der. Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi,

– “Bak onun için çok şey değişti,” karşılığını verir.

Genel Müdür’ün Performansı

Sürdürebilir şirket olmak için çalışan, yönetici ve işveren üçlüsünün bir kümede birleşmesi ve herkes için eşit ve adil uygulamalar olması gerektiğini ifade etmiştik. Buradaki herhangi bir eksiklik veya uygunsuzluk bizim sürdürebilirimize engel olmaktadır.

Çalışanlar arasında belki de en sık duyduğumuz şu cümleler kulağımızda çınlıyor “Genel Müdür, üretimde iş güvenliği ayakkabısı giymeden geziyor”, “Müdürlerin performansı neden değerlendirilmiyor vb.”  Bu tarz cümleler şirketin güvenirliğinizi zedeliyor.

Evet, bugüne kadar bizler hep çalışanlarımızın kurallara uyumunu ve performansını değerlendirirken, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcıları veya Müdürler bu süreçten muaf olmanın yolunu buldular.

Genetik kodlarımızda olsa gerek, otoriterinin performansı sorgulanmaz… Dümenin başındaki iki kilit kişi; Genel Müdür ve İşveren kendi aralarında, finansal verilere bakarak masa başında bu süreci halleder. Ne de olsa şirketin var oluş amacı kar. Peki, bu tek odaklı bakış açısı bizi ne kadar götür ?

Artık götürmez, çünkü değişim çok hızlı,  X,Y,Z Kuşak çatışması, dünya genelinde ekonomik ve siyasal istikrarsızlık, tüketici duyarlılığı, çalışan beklentileri derken herkes “Eşit, Adil ve Yaşanabilir Bir Dünyanın ve Çalışabilir Bir Şirketin” peşinde…

Bunun için işveren ve üst yönetimler, Genel Müdür ve Müdürlerin de performansını değerlendirmelidir. Bu değerlendirme sadece finansal veriler açısından değil; şirket yönetimi, çalışan yönetimi, etik değerler, kurum kültürü gibi kriterler çalışan gözü ile değerlendirilmelidir. Çünkü bugün “Genel Müdür her şeydir, Genel Müdür hiçbir şeydir.”

Performans Yönetimi; tüm çalışanların Şirket Hedefleri, Bölüm Hedefleri ve Bireysel Hedeflerden sorumlu tutulacak şekilde modellenmelidir. Kimsenin “Ben hedefimi tutturdum” diyerek kenara çekilme veya “Ben Genel Müdürüm, performans sistemine dahil olmam deme lüksü yoktur. Çünkü en zayıf halka budur…

Tabii, şirket hedeflerimizi belirlerken bizim de çorbada tuzumuz olsun derseniz: Birleşmiş Milletler Sürdürebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda hareket ederek çevresel, sosyal ve kurumsal sorumluluğunuzu da unutmayınız… 



Sema Adalı
     
 
0 Yorum
Yorum Yaz





Sanalnet